23 Eylül 2016 Cuma


İstenç / İrade (will)

İnsanin kişiliği ve davranışları; onun bireysel özelliklerinin getirdiği değişkenlerin (psisik sürecinde etkili bulunan kişisel faktörler, zeka düzeyi, algılaması, düşünmesi, duyguları, inançları, karakter ve mizaci, akıl yürütme gücü, kültür düzeyi, kalıtımsal, bedensel ve biyolojik yapısı), toplumsal değişkenlerle (aile, arkadaş cevresi, okul, işyeri, dernekler vs gibi sosyal yapı ve ekonomik, kültürel, politik çevre) etkileşimde bulunması sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu çoklu değişkenler, insandan insana değişiklik gösterdiği için her insan bir diğerinden farklı psişik /ruhsal özellikler ve davraniş biçimleri sergiler. (1)

O halde, böylesine çoklu değişkenlerin etkileşiminde kişinin özgür iradeyle, özellikle kişinin hayatını derinden sarsacak olumsuz bir olay yaşadığında lehine ve aleyhine seçim yapabilme becerisi nedir?

Sözlük anlamında irade; bir şeyi yapıp yapmamaya karar verme gücü, istenç olarak tanımlanır. Düşünürler, bu konu üzerine ve hayatın bir seçenek egzersizi olduğuna dair birçok kitap yazmışlardır.

Bazı allopatik yaklaşımcılara göre, yaşamda yaptığımız her seçenek beynimizin neurofizyolojisi tarafından önceden kararlaştırılmıştır. Bilinçli kararlar, önceden bilinçaltında kaydedilmiş ve tasarlanmış olup beynin aktivitesinin bir dalgası olarak başlıyor. Bu hazırlık potansiyeli daha uygulama başlamadan önce alınarak sürece giriyor. Buna göre, özgür irade hayalden başka bir şey olmayip, kararlarımız bilinçli öz tarafından değil bilinçaltı süreçleri tarafından başlatılmış oluyor. Başka araştırmalar, yine de bu kararların, bilinçüstü tarafından bir yere kadar “veto” ederek geri döndürülebilir olasılığı vardır diyor. Fakat, bu bir çizgiye kadar. Bu çizgi aşıldıkdan sonra bilinçüstü veto hakkını kaybeder ve alınan karar uygulanır. (2)

Diğer tarafta psikolojik yaklaşımın varoluşçu düşünce geleneği insanın, kendi sorumluluğunu yüklenebileceği ölçüde özgür olabileceğini savunuyor. İnsan, insanlığını kendisi yapar ve nasıl yaparsa öylece var olur, değerlerini kendi yaratır, yolunu kendi seçer. (3) Aynı düşünceden gelen Dr.Frankl (Logoterapi’nin babası), 2. Dünya Savaşında Nazi toplama kampmlarında tutuklu olarak kaldığı yıllarda, büyük bir derinliğe sahip deneyimlerini paylaştığı kitabinda; tutsakların (kendisi de dahil), ya hayatı tutunmaya değer, ya da elektrikli tel çitine koşarak yasamına son vermek arasında bir seçenek arasındaki yaşadıklarını anlatıyor. Kendisi ise, bu durumu, kişisel inançlarından ötürü, kampa vardigi ilk akşam “ tele koşmayacağima yemin ettim” diye açıklıyor. (4)

Kampta, zaman zaman, ölüm kalım anlamına gelen gizlice kaçma kararlarlarının da verilemeyip, seçimi kendi adlarına “kaderin yapmasını” tercih ediyorlardı. Bir kaçma girişiminin lehine ve aleyhine karar verilmesi gerektiği bu “kararsızlık durumlarda cehennem azabı” yaşanıyordu diyor kitabında. Kaçmaya mı çalişmali miydi, yoksa risk mi almalı mıydı? (4) 

Homeopathy, bütüncül bir tedavi yöntemi olarak insanı fiziksel, duygusal, düşünsel, zihinsel, ruhsal ve kalıtımsal bütünlük içerisinde, yaşadığı çevresiyle ve deneyimleriyle ele alır.

Yaradılış/mizaç/eğilim (disposition), bir ifade ve görünüm biçimi olup, kişinin kendine özgü benzersiz/eşsiz (unique) bir şekilde olaylara karşı verdiği cevaptır. Bu, bizim tutum ve eylemlerimizi oluşturan, tutarlı özelliklerini, pozitif ve negatif olanları içerir. Aynı zamanda, kişinin bu bireysel doğasina geçmişinden getirdiği ve/veya sonradan elde edilmiş miasmatic yapısı (kalıtımsal/inherit) da eşlik eder.

Kişiyi derinden etkileyen, olaylarla gelen yoğun duygu durumlarında miasması kendini gösterir ve onun tarafından yönlendirilebilir. Böyle durumlarda, bazıları depresyona, alkole ve hatta intahara daha yatkın bir şekilde yıkıcı ve bozucu (sifilitik miasma) yaşam biçimine; bazıları kendini aşırılıkla dolu (hyper) bir hayatın içinde riske atarak veya düzensizlik (incoordination) içerisinde (sycotik miasma); bazıları ise, azalan (hypo) muhakemeden dolayı tutarsız düşünceler, anksiyete, endişe (özellikle yakında gelecek olan kötü şans) ve korkuların olduğu bir hayatın içinde olurlar (psorik miasma). 

Miasmatik uygulamayı bilen bir homeopat, bir hastanın doğal yapısından gelen ve değişim gerektiren, kalıtımsal geçmişine ait engelleri kaldıracak remedi ile yerinde ve zamanında etkili bir şekilde çalişmasını yapabilir.



Kaynaklar


1-Oktay M. “Davranış Bilimlerine Giriş”. Der Yayınları 1996.

2- Schultze-Kraft M, Birman D, Rusconi M, Allefeld C,  Görgen K, Dähne S, Blankertz B, Haynes J.D. Point of no return in vetoing self-initiated movements. PNAS, December 2015 DOI: 10.1073/pnas.1513569112. https://www.sciencedaily.com/releases/2016/01/160104130826.htm

3-Ozen Y.  Değerler Felsefesi Açısından İrade ve Bileşenleri.  http://dergipark.ulakbim.gov.tr/ksbd/article/viewFile/5000160191/5000144489

4- Frankl. V.E. “İnsanın Anlam Arayışı”. 32.Basim, 2016. Okuyanus Yayıncılık.   


5- Hahnemann S. “Organon of the Medicine”, Fifth & Sixth ed. Combined. B.Jain Publishers. 2007

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder